-
1 бесследно
-
2 spurlos
iz bırakmadan;\spurlos verschwinden iz bırakmadan ortadan kaybolmak, eseri bile kalmamak -
3 бесследный
в соч.бессле́дное исчезнове́ние — iz bırakmadan kaybolma
-
4 неотступный
неотсту́пное пресле́дование — sıkı takip; yakasını bırakmadan takip
-
5 след
м, врзiz; eserза́ячий след — tavşan izi
след ра́ны — yara izi
следы́ сы́рости — rutubet izleri
следы́ преступле́ния — cinayet izleri
нести́ на себе́ следы́ чего-л. — bir şeyin izlerini taşımak
от её красоты́ и следа́ не оста́лось — güzelliğinden eser bile kalmadı
••идти́ по чьим-л. следа́м — birinin izini takip etmek; (следовать учению и т. п.) birinin izinde(n) yürümek, izinde olmak
пройти́ без следа́ — iz bırakmadan geçmek
-
6 in hot pursuit
(chasing as fast as one can: The thief ran off, with the shopkeeper in hot pursuit.) yakından izleyerek, peşini bırakmadan -
7 clean gone
iz bırakmadan gitmiş -
8 intestate
adj. vasiyetsiz, vasiyetnamesiz————————n. vasiyetname bırakmadan ölen kimse -
9 clean gone
iz bırakmadan gitmiş -
10 intestate
adj. vasiyetsiz, vasiyetnamesiz————————n. vasiyetname bırakmadan ölen kimse -
11 Nachkomme
Nachkomme m <Nachkommen; Nachkommen> evlat;ohne Nachkommen sterben evlat bırakmadan ölmek -
12 Narbe
Narbe f <Narbe; Narben> yara izi;fig Narben hinterlassen iz bırakmadan geçmemek -
13 spurlos
spurlos adv iz bırakmadan;nicht spurlos an jemandem vorübergehen b-ni etkilemeden geçmemek -
14 უკვალოგ
s.izsiz, iz bırakmadan
См. также в других словарях:
küsüşme — is. Küsüşmek işi Sevgimizi hep canlı tuttuğumuzu sandık. Küsüşmelerimiz, dargınlıklarımız sanki iz bırakmadan geçti gitti. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
yadigâr — is., Far. yādigār Bir kimseyi, bir olayı hatırlatan nesne veya kişi Bir eser bırakmadan geleceğe yadigâr / Bırakmışım kime ne, bırakmasam ne zarar. E. B. Koryürek Birleşik Sözler baba yadigârı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yadigâr kalmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yumuşatma — is. 1) Yumuşatmak işi 2) sp. Yoğun alıştırmalardan sonra bir kası hiçbir gerginlik veya kasılma bırakmadan dinlendirme … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir iki demeden (veya demeye kalmadan) — duraksamadan, karşısındakine vakit bırakmadan Sol ayağımı eline aldı, bir iki demeye kalmadan çevirdi mi, bastırdı mı, bilmiyorum. T. Dursun K … Çağatay Osmanlı Sözlük
izi belirsiz olmak — iz bırakmadan ortadan çekilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bal gibi — 1) pek tatlı 2) şüpheye yer bırakmadan, çok iyi, adamakıllı Hepsi o kadar sahici ki telefonun öbür ucundaki, bal gibi inanıyor. T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortadan sır olmak — kaybolmak, arkada iz bırakmadan gitmek Böylelerinin kirayı biriktirdikten sonra bir para vermeden ortadan sır olanları çoktur. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık söylemek — 1) anlaşılmayan yön bırakmadan anlatmak 2) çekinmeden söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arazi mahlule — mutasarrıfın mirasçı bırakmadan ölümü ile mahlûl olan arazi i emiriyye … Hukuk Sözlüğü